Atölyeler menü

ÇOCUK GÖZÜYLE SULUKULE

ÇOCUK GÖZÜYLE SULUKULE

Çocuk Gözüyle Sulukule Atölyesi, Sulukule Sivil İnisiyatifi’nin organize ettiği 40 Gün 40 Gece Sulukule Etkinlikleri bünyesinde gerçekleştirildi.

İlk sunum (gösteri) Hıdrellez gecesi Sulukule büyük arsada gerçekleşti. Sergi ise ilk defa 2007 Uluslararası Ulis FotoFest’te izleyiciyle buluştu.

Çocuklarla yapılan atölye “mahalle ölçeğinde sivil dönüşüm/bilinçlenme” örneği olarak Avrupa Birliği’ne sunuldu, ilgili komisyonlarında konuşuldu. Fransa’da, sanayi bölgelerinin hızla ticari bölgelere dönüştürülmesinden kaynaklanan benzer sorunları yaşayan yerleşim alanları için örnek proje olarak değerlendirildi.

Atölyenin Etkinlik Takvimi:
Gösteri, , Garaj İstanbul - 40 Gün 40 Gece Etkinlikleri - 2007
Söyleşi, Açık Radyo - 2007
Söyleşi, Karşı Sanat İstanbul – 40 Gün 40 Gece Etkinlikleri - 2007
Gösteri, Sulukule Hıdrellez Şenlikleri Alanı İstanbul- 40 Gün 40 Gece Etkinlikleri - 2007
Gösteri, 18 Mart Üniversitesi Çanakkale - Uluslararası Çanakkale Fotoğraf Festivali - 2007
Gösteri, Turkcell Salonu İstanbul - Uluslararası Ulis FotoFest - 2007
Panel : Çocuklar ve Gençlerle Fotograf Atölyelerinde Yeni Deneyimler, İstanbul Erkek Lisesi İstanbul - Uluslararası Ulis FotoFest - 2007
Sergi, Karai Sergi Salonu İstanbul - Uluslararası Ulis FotoFest ve 40 Gün 40 Gece Etkinlikleri - 2007
Sürekli sergi, ilef.ankara.edu.tr - 2007’den itibaren
Sürekli sergi, www.fotoritim.com - 2007’den itibaren
Sürekli sergi, www.anafilya.org - 2008’den itibaren
Sürekli sergi, fotoroportaj.org, - 2008’den itibaren
Sergi, Yenileme, Yersizleştirme, Sulukule – Hafriyat, Karaköy - 2009
Sergi, Lieu Vole : Sulukule (Lille 3000), Lille, Fransa - 2009
Gösteri, ICC Kongre Merkezi - 2010
Gösteri, Sabancı Müzesi - 2010

Fotoğraflar

Bayram Ağcakışla (14)
Coşkun Pündük (11)
Göknur Matura (14)
Mert Ceylan (11)
Merve Pinç (14)
Şahan Pündük (11)
Zekiye Pündük (14)


Burada Neyi Seviyoruz?

Tarihi 11. yy.’a kadar dayanan Sulukule, kentsel dönüşüm (!) kandırmacasıyla yok edilmek isteniyor. Semt halkı yaşam alanlarına yapılan gasp sonucunda, her güne daha büyük endişelerle uyanıyor. Bu huzursuzluk en çok da çocukları etkiliyor.

“Çocuk Gözüyle Sulukule” yaşanabilecek olası travmaların endişesini taşıyarak yola çıkan ve sözü çocuklara veren belgesel bir çalışma. Sulukule’nin yaşadığı süreci, bölgeyi ve buradaki hayatı dışa yansıyan görüntüsüyle değil, içeriden arı bir dille belgeliyor. Yaşları 9-14 arasındaki fotoğrafçılar kendi hikayelerini hem anlatıcısı, hem kahramanı olarak aktarıyorlar. Bize de dinlemek ve öğrenmek düşüyor.

Altı haftalık çalışma dokunarak, düşünerek, hissederek birlikte öğrenme temelleri üzerine kurulu. Vizörün dar kadrajından algının sınırsız farkındalığına yapılan bir yolculuk. Aslında sadece bir araç. Amacı bakmayı, görmeyi, soru sormayı, yorum yapmayı, tepki vermeyi, fikir üretmeyi kolaylaştırmak. Belgesel fotoğrafın yardımıyla kendilerini ifade edebilmelerine ve yaratıcılıklarını geliştirmelerine yardımcı olmak.

Çalışmalar basit kompakt makinelerle ve film kullanılarak yapıldı. Her hafta basılan fotoğraflar masaya yayılarak üzerlerinde konuşuldu. Çocuklar kompozisyon, kadraj, konuya yaklaşma vb bilgileri birlikte ve kendi fotoğrafları üzerinden öğrendiler. Sulukule’de neyi sevdiklerinden hareketle kendi yaşantılarını fotoğrafladılar. Yaşadıkları yerin tarihini öğrendiler ve başkalarına aktardılar. Atölye sonunda yaşadıkları olumsuz sürecin etkisini üzerlerinde daha az hisseder hale geldiler ve onu anlamaya, anladıkları ölçüde mahallelerine ve ailelerine sahip çıkmaya başladılar. Çalışma öte taraftan içeriden fotoğraflar göstererek, dışarıdaki insanların kafalarındaki olumsuz imajı da değiştirmeyi amaçlıyor.

Sulukule’nin kaderinin belirlendiği günlerde artık çocukların da bir sözü var. Tarihe düşülen bu kayıt umarım geleceğe de umut olur.

Tansel Atasagun
İstanbul, altımayısikibinyedi

Atölyede belgesel fotoğrafta kullanılan bir yöntem olan foto-röportaj seçilirken şu noktalara dikkat edildi:

  • Çocuk Hakları Evrensel Bildirisi esas alındı.
  • Atölyenin uzun bir süreye yayılması sağlandı.
  • Atölyenin somut sonuçları üzerinde önemle duruldu.
  • Sanatsal bir sonuca ulaşılmaya çalışıldı.
  • Yaşları birbirine yakın çocukların atölyeye katılmasına karar verildi.
  • Atölye dili 9-14 yaş arasındaki çocuklara göre oluşturuldu.
  • Çocuklarla birebir ilgilenebilmek için katılımcı sayısı sınırlandırıldı.
  • Birlikte karşılayarak öğrenme metodu kullanıldı. Eğitmenler ve çocuklar arasında klasik öğreten-öğrenen ilişkisi yerine olayları birlikte karşılama ve değerlendirme metodu kullanıldı. Zaman zaman öğretmen ve öğrencilerin rolleri sahici olarak değiştirildi.
  • Süreç model ve kalıplara sıkıştırılmadı, esnek ve yaratıcıydı.
  • Atölyede fotoğraf kendini ifade etme aracı ve anlatım şekli olarak konumlandırıldı. Önemli olan çocukların farkındalıklarının gelişmesi ve kendi dillerinin oluşmasıydı.
  • Bölgede yaşanan yıkım sürecini göz önüne alarak atölyenin öncelikli hedefleri arasında; çocukların yaşadıkları travmadan kurtulmaları ya da travmanın etkisini hafifletmek, ve kendi hayatlarıyla ilgili bu durumda seyirci olmaktan çıkarak söz söyleyen konumunda olmaları yer aldı.
  • Bir başka hedef çocukların ve dolayısıyla bölgenin çevresiyle iletişimlerini güçlendirmekti.
  • Teorik bilgilerden çok, çocuğun görerek, dokunarak, deneyerek yaşadığı uygulamalı bir öğrenme süreci yaşandı.
  • Çocuğun sorumluluk alan ve araştırmacı bir konumda olmasına dikkat edildi.
  • Katılımcılar tüm sürecin içinde karar alan ve uygulayan konumda etkin olarak yer aldılar.
  • Telif hakları çocukların olmakla beraber, çocuklar 18 yaşına gelene kadar atölye sunumları ile ilgili izinler çocukların onayıyla beraber atölye eğitmeni tarafından verilmesi kabul edildi.
  • Eğlenmek hep ön plandaydı.

Atölye süreci aşağıdaki gibi gelişti :

  • Bölgedeki dernek aracılığıyla duyuru yapıldı.
  • Bölgede toplanılabilecek yer olan tek mekanda, kahvede slayt makinasıyla bir dia gösterisi yapıldı. Fotoğraflar üzerinde tek tek konuşuldu, fikirler alındı, hikayeleri canlandırıldı ve tartışıldı. Gösteri çocuklarda ilgi uyandırdı ve katılımı güçlendirdi.
  • 7 çocuğun katılımıyla atölye başladı. Tanışmanın ardından, fotoğraf atölyesinin ne olduğu, amaçlarımız, birlikte ne yapacağımız, neleri hedeflememiz gerektiği vb konular iyice anlaşılana kadar konuşuldu. Ortak amaçlar tespit edildi.
  • Bölgedeki yıkımın getirdiği gerginlik ve yanlış/yanlı davranışlar, fotoğraf ve fotoğrafçının olumsuz algılanmasını beraberinde getirmişti. Fotoğraf etiği, amaca giden yolda nasıl davranılması gerektiği uzun uzun tartışıldı. (Atölye süresince çocukların ebeveynlerine de yaptığımız hakkında bilgi verildi.)
  • Örnek çalışmalar, kitaplar, dergiler vb araçlar üzerinden atölye yöntemi, fotoğrafçının yaklaşımı ve teknik bilgiler verilmeye başlandı.
  • Kompakt basit fotoğraf makineleri ve siyah-beyaz film kullanıldı. Atölyenin merak duygusunu artırmak, beklemeyi öğrenmek, dokunarak öğrenmek ve maliyetlerinin düşüklüğü nedenleriyle bu tip bir malzeme tercih edildi.
  • Çocukların en yakın çevrelerinden yola çıkarak proje konusu birlikte belirlendi. Proje metni oluşturuldu. Çekilebilecek konular tespit edildi ve konular paylaşıldı.
  • Çocuklar mahallelerini, yaşamlarını, yakın çevrelerindeki insanları anlatmaya karar verdiler. Sulukule’de neyi seviyorlarsa onu anlatacaklardı.
  • Atölyenin genel işleyişi şöyleydi : Her hafta, bir hafta boyunca dağıtılan filmlerle tespit edilen konuların çekildi. Bir hafta öncenin filmleri bastırılıp o hafta üzerlerinde konuşuldu. Atölye sonunda yeni filmler dağıtıldı.
  • İlk filmler dağıtılmadan önce genel ve kısa bir makine kullanımı ve fotoğraf bilgisi verildi. Ancak esas olarak fotoğrafların üzerinde konuşurken teknik bilgilerin çocukların kendilerince bulunmasına ve gerektiğinde verilmesine dikkat edildi.
  • Kadrajlara müdahale edilmedi.
  • Her hafta; fotoğraf gösterisi, bilgisayardan fotoğraf bakma, fotoğraf okuma, gezi, misafir fotoğrafçıların katılımı, kolaj, heykel tiyatrosu gibi anlatımı güçlendiren farklı uygulamalarla çocukların ilgisi canlı tutulmaya çalışıldı.
  • Her çocuğun atölye boyunca defter tutmasına çalışıldı.
  • Tek bir çocuğun katıldığı günlerde dahi atölye mutlaka yapıldı.
  • Atölye boyunca çocuklardaki uyum, anlatım, yaratıcılık, iletişim vb konulardaki gelişmeler ve tıkanıklıklar gözlenerek atölye bu yeni duruma göre yönlendirildi.
  • Atölyeye zaman zaman bölgeden başka çocuklarda katıldı.
  • Atölyenin karar verme, anlatma, sunum hazırlama gibi tüm süreçlerinde tüm katılımcılar etkin rol oynadılar. Sunulacak fotoğraflara birlikte karar verildi. Panel, söyleşi, gösteri ve sergiye birlikte hazırlanıldı ve katılındı.
  • Çocukların özellikle söyleşilerde ön plana çıkması ve konuşması teşvik edildi. İzleyici/dinleyicilerin

Sonuçlar ve Gözlemler

  • Atölye somut olarak bir sergi ve gösteri ortaya çıkardı. Bir kitap yapabilecek malzeme elde edildi. Elle tutulur, aktarılabilen ve paylaşılabilen sonuçların olması yapılan işin önce algılanmasını, sonra doğru algılanmasını sağladı.
  • Sergi ve gösterinin taşınabilir olması durumun anlatılmasını kolaylaştırdı.
  • Sonuçların sanatsal boyutu ve içinde bir sözünün olması algılama ve dikkate alma düzeyini artırdı.
  • Somut sonuçlar önce ana-babaların çocuklarına, sonra çevrenin bölge insanına bakışını degiştirdi.
  • Atölyenin sonuçları görüldükçe (örn. fotoğraflar ortada dolaştıkça) daha fazla onay ve destek alındı.
  • Bölgeyla daha fazla insanın ilgilenmesini sağladı.
  • Medyanın ilgisi başka bir açıdan da yakalandı.
  • Doğrudan fotoğraf, dolayısıyla sanat bölgeye girmiş ve etki etmiş oldu.
  • Çocukların olayları algılamaları değişti. Söyledikleri dinlenmeye başladı. Yaptıkları ciddiye alındı. Bu durum onlarda kendilerine olan güvenlerinden, gelecek planlarına kadar pek çok duygu ve düşünceyi olumlu geliştirdi.
  • Sulukule’de başlayan sivil hareketin içine çocukların da sözünü koydu.
  • Çocukların Sulukule’yi yalın bir dille ve objektif olarak anlattıkları çalışma burada neyin sevildiğini, geçmişten bugüne uzanan kültürü, bölgenin neden önemli olduğunu da göstermiş oldu.
  • Başka sivil haraketler ve atölyeler için bir model oluştu. Aktarılabilecek yoğun bilgi ve deneyim birikti.
  • Çocukların bilgi, görgü, algı, kavrama, anlatım ve yaratıcılıkları gözle görülür bir şekilde gelişti.
  • Benzer çalışmaların makro ölçekte ve planlı yapılmasının gerekliliğini ortaya çıkardı. Bu tip yerel atölyeler alternatif ya da destekleyici çalışmalar olarak eğitime önemli destek verecektir.