ŞEHİR EKSİK KALACAK
ŞEHİR EKSİK KALACAK
Şehir Eksik Kalacak Fotoğraf Projesi, 2006 yılında İstanbul Lisesi Fotoğraf Kulübü’nden dört öğrenciyle gerçekleştirildi. Proje grubu, İstanbul’un simgesi Şehir Hatları vapurlarının kaldırılacağı söylentisi üzerine harekete geçti ve vapurların kendileri için ne ifade ettiklerini fotoğrafladı.
Proje ilk olarak okul kantininde sergilendi.
Fotoğraflar
Begüm Hamzaoğlu
Erhan Leblebici
Sinan Özgün Demir
Tanla Atun
Sunuş
Entarisini kaldırmış
bacaklarının arasından akan suyu seyreden
bir deli kızdır İstanbul.
Eteklerinde menevişli masalsılar
salınır.
. . .
Ortasından deniz geçen kaç şehir var? Bu soruyu “ortasından tarih… ortasından doğa…" diye çoğaltmak mümkün. Ne yazık ki, tüm çoğaltmaları da içine alarak şöyle devam etmek gerekiyor: Buna rağmen şehrine arkasını dönmüş insanlar nerede yaşıyorlar?
Şehir Hatları vapurları ile ilgili söylentiler belirsizlikler içinde dönüp dururken, ruhunda denizin tuzunu taşıyan İstanbullular, Boğazın alımlı güzellerinin bir daha salınamama ihtimalini hiç sevmediler.
Vapurları sadece birer ulaşım aracı olarak görmek, hızlanan, hızlandıkça dijitalleşen şehir yaşamının bir uzantısı. Şimdi onlardan da bu panik atak yeni yaşama biçimine ortak olmaları isteniyor. Oysa bunca koşuşturmanın arasında soluklandığımız, plazaların soğuk beyazını yansıtan yüzlerimizi güneşe teslim ettiğimiz, plastik tadını duymadan çay içebildiğimiz sığınaklarımız onlar. En çok gazete-kitap okunan, ders çalışılan mekanlar. Aynı saatte geçenlerin hep aynı minderleri eskittiği, gelmediğinde merak edildiği, hala hal hatır sorulan yerler. Vapurlar İstanbul’a soluk verdiren, İstanbullulara soluk aldıran yüzen evlerimiz. Şehrin delirmemesinin geriye kalan birkaç sebebinden biri.
“Şehir Eksik Kalacak“ fotoğraf projesi, her gün Cağaloğlu’ndan denize inen İstanbul Liseli dört genç fotoğrafçı tarafından gerçekleştirildi. Onlar, bugün küçük bir çığlık attılar ve tarihe tanıklık ettiler. Sesleri duyulur mu bilinmez ama çektiklerine bir gün hüzünle bakılacak. Ne de olsa yarının düşünülmediği, yarın olduğunda ise düne özlem duyulduğu bir süreç yaşanıyor.
Çatılar altına hapsettik kendimizi, güneşi göremiyoruz. Beton kapladık tabanlarımızı, toprağa basamıyoruz. Ciğerlerimize çektiğimiz hava fabrika bacaları. Şimdi de sudan uzaklaştırılıyoruz.
Neyse ki vücudumuzun büyük bir bölümü su. Peki ya ruhumuzun?
Tansel Atasagun, Mart 2006
Vapurlar Henüz Yaşıyorken
Denizi kucaklayan şehir İstanbul… Sularında iskeleden iskeleye süzülen Şehir Hatları Vapurları… İnce bellide sıcacık çayı, tazecik simidiyle şehirden uzakta… Aslında şehrin en güzel yerinde...
İstanbul'un hem süsü, hem işçisi olan vapurları vapur yapan İstanbullulardır. Martılara simit atan, fotoğraf çeken, gazetesini okuyup çayını içen, bıraktığı iskeleye hüzünle bakıp, varacağı yeri telaşla bekleyen pek çok insan manzarası vardır herkesin gözünde kolayca canlanan. İstanbul'da vapur olmasa İstanbulluların denizden aldıkları keyif yok denecek kadar az olur.
Projeye başlarken; vapurun bizim için, okulumuz için, İstanbul için öneminden yola çıktık. Yabancısı olmadığınız anları bir de bizim gözümüzden görmenizi, vapurlar henüz yaşıyorken insanlarının hikayelerini bir de bizden dinlemenizi istedik.
Yakaladığımız kareleri paylaşmak için vapur gibi sıcak bir mekanı, kantinimizi seçtik. Neşeyi, yolculuğu, huzuru kare kare paylaşmak istedik.
Onlarla ilgili sıcak duygularımıza istemeden de olsa bir endişe kattık..İstanbulluların yaşamına ortak olan Şehir Hatları Vapurları, sessizce tersanelere çekilirse...
Şehir eksik kalacak...
İstanbul Lisesi Fotoğraf Kulübü Proje Grubu, Mart 2006